Geç Kalma

Kiliseye geç kalmak



Kilise yaşamımdaki ilk aylarımdı, benim için her şey yep yeniydi, İbadet zamanı, ilahilerin hem müzikal anlamda hem de sözlerinin derinliği, insanların sıcaklığı ve en önemlisi Tanrı’nın mevcudiyetinin hem yüreğimi sarması hem de parçası olduğum kilisede bir araya geldiğimizde beni sarsan varlığı beni adeta şaşırtıyor, heyecanlandırıyor ve ürkütüyordu.

Bir yandan pazar gününün bir an evvel gelmesini diliyordum, özellikle cuma ve cumartesi günleri çok yavaş geçiyordu sanki, o gizemli kilise ve benim içerisinde yaşadığım buğulu cennet deneyimi beni adeta çağırıyordu.

Haftalar haftaları kovalıyordu ve bir pazar o ahşap kapıyı aralayıp içeriye girdiğimde yine harika ilahiler söyleniyor, vitray camlardan sızan ışık sanki sadece aydınlatmıyor, içimizi de ısıtıyordı.

Ben kiliseye girdiğimde genelde ilahiler başlamış oluyordu ve herkes tüm coşkusu ile ilahi söylerken içeri girmek benim için cennete adım atmak gibiydi.

İçimden şunu söylediğimi hatırlıyorum.

“Tanrı, senin varlığını ve sevgini deneyimlediğim bu ortamda (Kilise’de) senin için yapabileceğim bir şey var mı?”

Tüm yüreğimle söyleyebilirim ki bu benim yüreğimden gelen ve en sade hizmet fırsatları bulmaya çalışan zayıf ama gerçek bir sesdi. Herhangi bir şey yapmaya razı ama ne yapacağını bilemeyen genç bir İsa Mesih öğrencisinin heyecanlı sesiydi…

“Senin için ne yapabilirim?”

Yer silmek, taşımak, eğilmek… Herhangi bir şey.

Düzenli olarak devam eden bu seslenişim yanıt bulmaması birkaç hafta boyunca beni çok rahatsız etmedi aslında…

Sonuçta Tanrı’dan bahsediyoruz. Ne zaman uygun bulursa o zaman yanıt verebilirdi, ya da vermeyebilirdi… Bilincindeydim…

Ama o hafta o güzel motifli koyu kahverengi ahşap kapıyı ittirdiğimde yine güzel bir ilahiye denk gelmiştim, hatta birkaç kişi dönüp bana hoş geldin dermiş gibi gülümsemişti de, ben de başımı sallamıştım.

İlahileri söyleyip Tanrı’yı düşünürken…

Sahi…

“Bana yapmam gereken şeyi söylemeyecek misin? Senin için başka ne yapabilirim?”

Yüreğimin yüksek titreşimli bas bir yarı düşünce yarı ses ile titrediğimi hissettim…

 

“Geç kalıyorsun, kalma…”

Nasıl yani?

“Sen geldiğinde her şey başlamış oluyor, sana görev vermek istesem orada yoksun ki…” 

“Geç kalma, erken gel ki hazır ol”...

 

Bu Tanrı olabilir miydi?

Yok canım, olur muydu öyle bir şey?

Koskoca Tanrı bana diye diye “geç kalma” mı diyecekti?

Gerçi haklıydı da..

Ben normalde oldukça dakik biriydim, vapur, otobüs, oçak kaçırdığım çok ama çok nadirdir…

Ama Kilise’ye geç kalıyodum, sahi neden ki?

Geçerli bir sebebim var mıydı?

Yok yok, bahanem tabi ki vardı…

Ama Geçerli sebebim var mıydı? Dürüstçe yani..

Yoo, yoktu…

Şaşırdım, neden geç kalıyordum..

Sonraki hafta erken gittim…

Tanrı’ya burdayım demek istedim, benden bvir şey istesen de istemesen de hazır olacağım…

Sanırım iki hacfta sonra Kilise Pastörü yanıma geldi, gelenlere hoş geldin dememi, onlara yer gösterip gösteremeyeceği mi sordu..

“Yaparım dedim, seve seve yaparım..”

O gün bu gündür..

Böyle işte..




Vahan İsaoğlu

Vahan İsaoğlu 1978 yılında İstanbul'da doğmuş ve Kadıköy Uluslararası Kilisesinde Pastör olarak gönüllü görevini sürdürmektedir.


Ücretsiz Kitap

Sevgili ziyaretçimiz. Tanri.org içerikleri Hristiyan bakış açısına ve İncil temellerine göre irdelenmiştir. Hristiyan bakış açısının temel kaynağı İncil'dir ve eğer siz de kargo dahil tamamen ücretsiz bir İncil ya da Hristiyan bakış açısına dair farklı kitaplar almak isterseniz aşağıdaki linkten bir form doldurmanız yeterli olacaktır.

İncil ve kitap gönderme hizmeti, tamamen ücretsiz olarak kutsalkitap.org tarafından yapılmaktadır. Bu hizmetlerinden dolayı teşekkürlerimizi sunarız.

İlgili İçerikler

Bizi Takip Edin

Çekinmeden bizimle iletişim kurabilirsiniz. İlginç, samimi, renkli, içe dönük, dışa dönük ve pek çok tarzda insanlarla tanışmayı ve yeni arkadaşlar edinmeyi çok seviyoruz.