Geçenlerde kilisemizden çok değerli bir ağabeyimiz kayboldu, nasıl mı kayboldu?
Anlatayım, kendi demans hastası, hafıza ile ilgili sorunlar yaşıyor ve kilise aile dışında hiç kimsesi yok. Günlük olarak düzenli yardım ihtiyacı var ve biz de aile olarak genelde üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Ancak ben bu haberi duyduğumda evdeydim. 2 gün önce evden çıkmıştı ve geri dönmemişti. Bu ciddi bir sorundu çünkü zaman zaman yolunu kaybettiğini biliyorduk ancak hep evinin çevresinde gerçekleşiyordu bu durum.
Arkadaşlarımız 2 gün boyunca arayıp bulamayınca bana da haber verdiler. Evde işlerim vardı, ne yapsak, kime haber versek diye düşünürken hemen aklıma bir kaç fikir geldi, onları yaptım. Ama daha ilginci dua ederken çok ilginç bir fikir yüreğime sağlandı, daha doğrusu bir soru.
<O kişi baban olsa ne yapardın?İ
Bu ses Tanrı’dan mıydı bilmiyorum, normalde bu gibi deneyimlerimde çok kesin emin olmam nadirdir ama düşünce şu şekilde şekillenmeye başladı aklımda ve yüreğimde…
O kişiyi gerçekten babam olarak düşünmeye, hayal etmeye başladım.
Benim babam Tanrı’nın yanına gideli uzun zaman oldu ve onu hala çok özlüyorum ama başka birisini babammış gibi düşünmeye başladığımda bir birisi ile çok karışık duygular yüreğimin üzerine, damlananın çok ötesinde, boca olmaya başladı…
Acı, merhamet, korku bunlardan sadece bazılarıydı…
Cevbap zor da değildi… Aracımın anahtarını alıp hemen dışarı çıkardım, şuursuzca da olsa, panikle de olsa her şeyi bırakıp sokağa dökülürdüm.
Öyle de yaptım…
Neyse ki uzun bir uğraş sonucu Tanrı’nın lütfu ile o kişiyi bulduk ama bugün asıl değinmek istediğim konu daha farklı…
Sahi, ya o kişi senin bir şeyin olsaydı…
Herkes için baba kavramı benim için ifade ettiği anlamı ifade etmeyebilir ama… Yerine kendi çok sevdiklerinizi koyabilirsiniz…
Bu genişletilmeye çok müsait bir soru.
Ya ticaret yaptığın kişi senin kardeşin olsaydı, ya tartıştığın kişi senin kızın olsaydı gibi pek çok parametreyi yine pek çok durumun içine sokuyor ve durumları, düşünceleri değiştirebiliyor.
Ancak bu düşüncenin tehlikeli de bir tarafı var bu da genelde kişiyi savunmasız bir hale getiriyor.
Ne mi demek istiyorum?
Zor anlarda, ya da baskı altında herkese, sanki bizim çok yakınımız mış gibi düşünmek ve bunun sonucunda oluşabilecek merhamet ve sevgi ama karşımızdakinin bize karşı benzer hisleri taşımaması çoğunlukla taraflardan birini diğerine karşı daha zor bir durumda bırakabilir özellikle de bu bir tartışma, çekişme ya da ticaretse…
Bir taraf merhamet, sevgi diğer taraf ise farklı bir motivasyonda… Bu durumlar genelde seven tarafın diğerine göre daha fazla haksızlığa uğraması ile sonuçlanır, bazen de sonuçlanmaz…
Ama düşünüyorum da…
Tanrı’nın bakış açısı böyle mi gerçekten?
Kendisine karşı suç işleyen herkesi çocukları gibi görüyor mu?
İsa Mesih bu yüzden mi kendisine zulüm edenlere çok rahat intikam duygusu ile karşılık verebilecekken, kendi çocuklarına bakar gibi merhametle mi baktı?
Ya kendisini inkar eden Simon Petrus’a?
Düşmanlarınızı sevin, merhametli olun, hep sevecen olun diye Tanrı acaba herkesi kendi kardeşimiz, evladımız gibi görmemizi istiyor olabilir mi?
Kendi gördüğü gibi yani…
Neyse, bu soruyla yazımızı noktalayalım.
Kim bilir, belki sizin de kendinize soracağınız vardır..
Sizi, sizinle ve O’nunla başbaşa bırakıyorum…
Sevgiyle kalın
kalalım…
Ücretsiz Kitap
Sevgili ziyaretçimiz. Tanri.org içerikleri Hristiyan bakış açısına ve İncil temellerine göre irdelenmiştir. Hristiyan bakış açısının temel kaynağı İncil'dir ve eğer siz de kargo dahil tamamen ücretsiz bir İncil ya da Hristiyan bakış açısına dair farklı kitaplar almak isterseniz aşağıdaki linkten bir form doldurmanız yeterli olacaktır.
İncil ve kitap gönderme hizmeti, tamamen ücretsiz olarak kutsalkitap.org tarafından yapılmaktadır. Bu hizmetlerinden dolayı teşekkürlerimizi sunarız.