Tuhaf bir düşüncenin gölgesi altındayken, düşüncelerini yoğunlaştırmaktan usanmış bir şekilde öylesine yerdeki bordur taşlarının simetrisini inceliyordum. Bir insan ne kadar emek sarf ederek bunları yerleştirir diye düşünüyor bir yandan da buna gerek olup olmadığını sorguluyordum. Kafamdaki düşüncelerin ne kadar özgürlüklerine düşkün ve diğerinden bağımsız bir şekilde kendini daha ön plana çıkarma çabalarını fark ettim. ‘Biraz da beni düşün’ diye diğerinin sırasını gasp etmeye çalışan düşüncelerden hangisinin daha önce geldiğini ve diğerinin sırasını beklemesi gereğini düşünürken birbiri ardına gelen ve birbiri ile bağlantılı olduğunu çok da sanmadığım bir iki şey geçti aklımdan. Havanın sıcaklığı ve beklemekte olduğum otobüsün ne zaman geleceği gibi… derken çok defa başıma gelen bir durumun içinde buldum kendimi; ben bu düşünceye nereden geldim. Yani bu noktada ilk düşündüğüm şey neydi? Herhalde en son bordur taşları hakkında düşünüyordum sonra nasıl oldu da buraya geldi düşüncelerim.
Kafamı bordur taşlarının simetrisinden kaldırıp yola doğru baktığımda bir otobüsün yaklaşıp beklemekte olduğum alanda durduğunu gördüm. Yaklaşırken binmek için beklediğim benim otobüsüm olmadığını gördüm. Daha ne kadar bekleyeceğimi düşünürken yine bordur taşlarına mı baksam ve incelesem diye düşünüp kafamı öne eğdim. Otobüs, yolcuları almak için durduğunda ben de otobüsün ortalarında bir yerin dışında durakta duruyordum. Bulunduğum yerden kafamı kaldırıp karşıya doğru baktığımda 5-6 yaşlarında bir erkek çocuğunun bana doğru baktığını gördüm. Annesinin kucağında oturmuş camdan dışarı bakıyordu. Annesi yanında oturan ve bulunduğum yerden tam olarak göremediğim biriyle konuşuyordu. Çocukta enteresan bir görünüş yoktu. Aslında daha önce defalarca gördüğüm bir manzaraydı. Annesinin kucağında oturan bir çocuğun ne gibi özel bir durumu olabilirdi ki? Hani bazen kutsal kitap okurken defalarca okuduğumuz hatta adeta ezbere bildiğimiz ayetleri tekrar okuyunca farklı bir şey yakalarız ya da çok iyi bildiğimiz bölümde ya da hikayede bir kelime ya da bir ayrıntı, okuduğumuz kitabın içinden bir şekilde bize doğru parlar ve sanki karanlığın içinden yüzümüze doğru kuvvetli bir el feneri tutulmuş gibi fark ederiz ya bu durumu. Kaçırmamız mümkün değildir. İçinde bulunduğum anda saniyeler içinde düşündüğüm şeylerdi bunlar. Defalarca annesinin kucağında oturup camdan dışarıyı seyreden çocuklar gördüm. Bu defa fark ettiğim detay çocuğun büyük bir dikkatle bana kilitlenmiş olmasıydı. Kendisi ile göz göze gelmiştik ve benden bir şey bekler gibiydi. Yani sanki bir kimya deneyi yaparken tüplerin içindeki sıvıları birbirine karıştırmış ve oluşacak olan tepkimeyi merakla bekler gibi bakıyordu yüzüme. Bu meraklı bir çift göze karşı kayıtsız kalamadım ve kendisine büyük bir gülümseme verdim. Kendisine gülümsediğimi gören çocuk hiç tereddütsüz öyle güzel bir gülümseme ile karşılık verdi ki ne kadar masum olduğunu ve sadece ne verirsem kat kat fazlasını vermek için hazırda beklediğini anlamamı sağladı. Karşılıklı gülümsememiz otobüse binen son yolcunun ardından otobüsün hareket etmesi ile sonlanmak üzereydi ki çocuk birden beklenmedik bir şey yaptı ve sanki uzun zamandır görmediğimiz ve çok sevdiğimiz bir arkadaşımızı gördüğümüz zaman duyduğumuz heyecan ile adeta yerinde zor oturacak kadar hareketli bir şekilde bana el sallamaya başladı. Ben de aynı şekilde kendisine el sallayarak otobüsü uğurladım. Birkaç saniyelik bir şeydi belki ama pek çok sorumu yanıtlayan bir durumdu bu. Öncelikle şunu düşündüm. Bu durumu küçük bir çocuk dışında kiminle yaşayabilirdim. Yetişkin bir erkek ya da kadın ile bu tarz bir anıyı yaşamak çok olası gelmiyordu. Elbette yaşanabilir ancak sonuçları her zaman mutlu bitmez diye düşünüyorum. İşte bu çocuk beni yanlış anlamaz, ona vermek istediğim duyguyu tam olarak alır, çünkü henüz saflık düzeyi bu dünyanın değerlerine göre hala yüksek diye düşünerek bu olayı yaşadığımı düşündüm. Kendisine nasıl davranacağımı merakla bekliyor ve kendisine doğru bir gülümseme adımı attığımda kendisi de hem gülümsüyor hem de el sallayarak durumu daha da ileri götürüyor. Bunu yapan bir kişi daha tanıyorum diye düşündüm. Düşündüğüm kişi İsa’dan başkası değildi. Kendisine bir adım yaklaşana koşması ile aynı durumda olduğumu düşündüm. Zaten İsa’nın bir bildiği olmasa neden ”bırakın çocukları bana gelsinler” desin ya da ”Tanrı’yı bir çocuk gibi kabul etmemiz gerektiğini” söylesin ki.
Bu durumda Tanrı’nın da bizi nasıl yakaladığını bizi nasıl gördüğünü anlamak için bence harika bir örnektir bu. Çoğumuz için sıradan ya da basit görünen bir durum, bir başkası için Tanrı’nın sevgisinin veya Tanrı’yı nasıl sevmemiz gerektiği konusunda rehber niteliğinde olabilir. Bir çocuk ne kadar karşılıksız, çıkarsız ve yalansız bir şekilde bizden bir eylem bekliyorsa ve yaptığımız eylem karşısında bize daha da fazlasını geri veriyorsa, Tanrı’nın bu saf yüreğe sahip olmamızı istemesi boşuna olabilir mi? Aynı saflıkta yalansız ve tamamen açık bir şekilde kendisine gülümsememizi bekleyen ve biz gülümseyerek kendisine doğru bir adım attığımızda bize doğru gülümsemesine bir de el sallamasını ekleyerek koşan bir Tanrı’mız var. Kendisini anlatmak için etrafımızdaki her şeyi kullanmayı çok seven bir Tanrı. Yerdeki bordur taşına verilen emek hakkında düşünürken, Tanrı’nın sevgisini veya Tanrı’yı nasıl sevmemiz gerektiğini bize anlatan, kendisine benzememiz konusunda ne kadar istekli olduğunu bir çocuk olarak bu dünyaya gelmesinden anladığımız ve yaşadığımız dünyada bu sevgiyi ve saflığı edinmemizi büyük bir özlemle bekleyen bir Tanrı.
Bence tıpkı o çocuk gibi sevgili Babamızın kucağında güvenle otururken bizi gören insanlara Tanrı’dan aldığımız sevgiyi gülümseyerek aktarmak için yaşımızın geçtiğini düşünmemeliyiz. Yaşımız kaç olursa olsun etrafımızdaki insanlara her zaman çocuğu olduğumuz Tanrı’nın sevgisini yine bir çocuk gibi gösterebilir ve Baba’mızın sevgisini onlara sunabiliriz. Kim bilir belki bu sayede bizi camın dışından izleyen kişiler gün gelir bulunduğumuz otobüse de binerler.
Ücretsiz Kitap
Sevgili ziyaretçimiz. Tanri.org içerikleri Hristiyan bakış açısına ve İncil temellerine göre irdelenmiştir. Hristiyan bakış açısının temel kaynağı İncil'dir ve eğer siz de kargo dahil tamamen ücretsiz bir İncil ya da Hristiyan bakış açısına dair farklı kitaplar almak isterseniz aşağıdaki linkten bir form doldurmanız yeterli olacaktır.
İncil ve kitap gönderme hizmeti, tamamen ücretsiz olarak kutsalkitap.org tarafından yapılmaktadır. Bu hizmetlerinden dolayı teşekkürlerimizi sunarız.