Yüzyıllardır, İsa Mesih’in mucizevi doğum hikayesi Hristiyan inancının temel taşlarından biri olmuştur. Bu tarihi olay, medeniyetin gidişatını şekillendiren belirleyici bir an olarak kabul edilir. Mesih’in doğumu, insanları derin anlamları düşünmeye yönlendiren bir umut ve ilham kaynağı olmuştur. Hikâye Beytlehem'deki mütevazi bir ahırda başlamıştır. Peygamberler tarafından önceden bildirilen ve nesiller boyunca beklenen bir olaydır.

Eski Antlaşma'da Mesih’in gelişini müjdeleyen vaat ve peygamberliklerden bazılarını birlikte keşfetmeyi umuyorum. Mesih’in doğumundan yüzyıllar önce söylenmiş olan bu kadim sözler, Tanrı'nın kurtuluş planının Yeni Antlaşma'da açığa çıkışı için bir zemin hazırlamıştır.

Eski Antlaşma peygamberliklerinin İsa Mesih’in doğumunda tam olarak yerine getirilmesi, Kutsal Kitab’ın güvenilirliği için güçlü bir kanıt teşkil eder.

Bu önemli peygamberliklerden bazılarına bakalım;



“Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu birbirine düşman edeceğim. Onun soyu senin başını ezecek, sen de onun topuğuna saldıracaksın.” – Yaratılış 3:15



Yaratılış 3:15’e "ilk müjde" denir. Çünkü günahı ve Şeytan’ı nihayetinde yenecek Kurtarıcı’ya işaret eder. Adem ve Havva'nın itaatsizliğiyle günah dünyaya girmiş olsa da, Tanrı gelecekte bir soy aracılığıyla kurtuluş vaat etti. Bu vaat İsa Mesih’te tamamlanır. 1. Yuhanna 3:8 Mesih’in “İblis’in yaptıklarına son vermeye” geldiğini söyler.



“Seni büyük bir ulus yapacağım, seni kutsayacağım…Yeryüzündeki bütün halklar senin aracılığınla kutsanacak.” – Yaratılış 12:1-3



Tanrı’nın İbrahim ile yaptığı antlaşmada, İbrahim’in soyundan gelecek kutsamaların tüm uluslara uzanacağı vaadi vardır. Bu vaat, İsa Mesih aracılığıyla tüm insanlığa ulaşır. Galatyalılar 3:7-9, İsa Mesih’e iman edenlerin İbrahim’in çocukları ve bu vaadin mirasçıları sayıldığını belirtir.


“Ama sen, ey Beytlehem Efrata… İsrail’i benim adıma yönetecek olan senden çıkacak. Onun kökeni öncesizliğe, zamanın başlangıcına dayanır.” – Mika 5:2

Beytlehem, küçük bir kasaba olmasına rağmen, Tanrı’nın özel planında İsa Mesih’in doğum yeri olarak seçilmiştir. Mesih’in hükümdarlığı alçakgönüllülük ve hizmet ile karakterize edilmiştir. Gelişi ise Tanrı’nın umudu dünyaya getirme vaadinin bir hatırlatıcısıdır.



“İşte, Rab kendisi size bir belirti verecek: kız gebe kalıp bir oğul doğuracak; adını İmmanuel koyacak.” – Yeşaya 7:14



Yeşaya’nın bakireden doğum kehaneti, İsa Mesih’in hem ilahi hem de insani olduğunu gösterir. “Tanrı bizimle” anlamına gelen İmmanuel olarak, Tanrı’nın bizimle birlikte olduğu güvencesini verir ve dünyamızda mucizevi bir varlığı temsil eder.



“Çünkü bize bir çocuk doğacak, bize bir oğul verileceki… ve adı Harika Öğütçü, Güçlü Tanrı, Sonsuz Baba, Esenlik Önderi olacak.” – Yeşaya 9:6-7



Yeşaya’nın peygamberliği, Mesih’in unvanlarını ortaya koyar; her bir unvan, O’nun karakterinin ve görevlerinin farklı yönlerini yansıtır. Hem insan hem de ilahi olan İsa; bilgelik, barış ve sonsuz hükümdarlık getirir. Tanrı’nın Davut soyuyla yaptığı antlaşmanın bir parçası olarak, O’nun krallığının asla son bulmayacağına dair güvence verir. (2. Samuel 7:12-16)

İsa Mesih’in doğumundan yüzyıllar önce yazılmış peygamberliklerin yerine gelmesi, İncil'in Kutsal Kitab’ın ilahi yazarlarını ortaya koyar. İnsan yazarlar, kendi yaşam sürelerinin çok ötesinde olayları doğru bir şekilde tahmin edemezlerdi. İsa Mesih’in doğuşuyla ilgili bu peygamberlikler,Kutsal Yazıların yalnızca insan yapımı bir eser olmadığını, aynı zamanda ilahi ilhamla yazılmış bir vahiy olduğunu gösterir.

Eski Antlaşma’daki Mesih’le ilgili peygamberlikler, insanın kurtuluşu için mucizevi bir ilahi planı da ortaya koyar; zira O'nun, hamilelik öncesi doğumu, fedakârca ölümü ve dirilişi, gerçekleşmeden çok önce bildirilmiştir. Bu peygamberlikler, yalnızca yasayı yerine getirecek değil, aynı zamanda lütfu aracılığıyla sonsuz yaşam yolunu sağlayacak bir Kurtarıcı gönderme konusundaki Tanrı'nın özel tasarımını vurgular. Bu eski peygamberlikler İsa Mesih’in hayatında yerine getirilmesi, Tanrı'nın egemenliğine ve insanları kurtarma konusundaki sarsılmaz kararlılığına dair derin bir kanıttır. Bu Noel sezonunda, yüreklerimiz bu mucizevi hikâyeden daha da fazla hayran kalsın.

C.S. Lewis, Miracles adlı kitabında şöyle demiştir:

"İncil'in savunduğu merkezi mucize, enkarnasyondur…Diğer tüm mucizeler buna hazırlık yapar, bunu sergiler ya da bundan doğar."

John Stott ise The Incomparable Christ adlı eserinde şöyle demiştir:

"Tanrı’nın insan olarak gelmesi, Hristiyanlık hikayesinin en dramatik kısmıdır. Zengin olan sonsuz Tanrı Oğlu, fakir oldu—insanlığımızı alarak, dünyamıza girerek, doğamızı üstlenerek ve aramızda yaşayarak—bu, bizi hayret ve minnettarlıkla doldurması gereken bir gerçektir."