Yaşam Ekmeği Ben'im

İsa onlara dedi ki, “Size doğrusunu söyleyeyim, gökten ekmeği size Musa vermedi, gökten size gerçek ekmeği Babam verir. Çünkü Tanrı’nın ekmeği, gökten inen ve dünyaya yaşam verendir.” Onlar da, “Efendimiz, bizlere her zaman bu ekmeği ver!” dediler.  İsa, “Yaşam ekmeği Ben’im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz” dedi (Yuh. 6:32-35)

Yuhanna 6. bölümün başında, İsa mucizevi bir şekilde 5000 kişiyi besledi. Daha sonra su üzerinde yürüyerek doğa üzerindeki olağanüstü gücünü gösterdi. İsa ve öğrencileri tekneden indiler ve halk onları aramaya başladı. Halk İsa’ya Tanrı’nın istediği işleri yapmak için ne yapmalıyız diye sordular (Yuh. 6:28). İsa, Tanrı'nın gönderdiği kişiye inanmaları gerektiğini söyledi. Sonra halk, İsa'dan görüp inanabilmeleri için kendilerine bir işaret vermesini istedi. Tanrı'nın İsraillilerine gökten nasıl 'man' verdiğinin örneğini verdiler. İsa onları düzeltir ve insanlara bu yaşam ekmeğini Babasının verdiğini söyler. İsa'dan kendilerine bu ekmeği vermesini isterler.

 İsa, Yaşam ekmeği Ben’im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz diye cevap verdi (Yuh. 6:35). Ne yazık ki halk, İsa'nın onlara öğretmeye çalıştığı ruhsal gerçeği anlayamadı. Ruhlarının durumundan çok midelerinin durumuyla ilgileniyorlardı. Tanrı, İsraillilerini açlıktan kurtarmak için ‘man’ sağladığı gibi, ruhlarımızın kurtuluşu için de İsa Mesih'i sağlamıştır. Mısır Çık. 16’da sağlanan ‘man,’ İsraillileri geçici olarak fiziksel ölümden kurtardı. İsa'nın bahsettiği ekmek bizi sonsuz ölümden kurtarır. (2. yazıda bu hikâyeye baktık.) Bu yüzden İsa dedi ki atalarınızın yedikleri man gibi değildir. Atalarınız öldüler. Oysa bu ekmeği yiyen sonsuza dek yaşar (Yuh. 6:60). Fiziksel, duygusal ve ruhsal olarak her ihtiyacımızı karşılayan İsa Mesih’tir. İhtiyacımız olan her şeye O'nda sahibiz.

Hamd olsun ki Tanrı'ya ulaşmanın bir yolu olarak yasayı tutmakla yükümlü değiliz. Elçilerin İşleri kitabından, İsa Mesih'e güvenen herkesin her şeyden özgür olduğunu öğreniriz ve iman eden herkes, Musa’nın Yasası’yla aklanamadığınız her suçtan O’nun aracılığıyla aklanır (Elçi. 13:39). Mesih'in çarmıhta yaptıkları nedeniyle, artık yasanın ağırlığı altında yaşamak zorunda değiliz. Önceki yazılarda öğrendiğimiz gibi günah bize egemen olmayacaktır artık ve Tanrı’nın lütfu altındayız (Rom. 6:14).

İbraniler 4. bölümde, yazar Tanrı’nın huzur diyarından bahseder ve okuyucularını Mesih'in sağladığı “huzur diyarına girmeye” teşvik eder (İbr. 4:11). İsrailliler itaatsizlik ettikleri için Tanrı o neslin vaat edilmiş topraklara erişimini engelledi. Onların Tanrı'nın huzur diyarına tam olarak girmediklerini söyler (İbr. 3:11). Aynı şekilde yazar, Tanrı'nın İsa Mesih'te huzur diyarını reddederek okuyucularına aynı hatayı yapmamaları için yalvarır (İbr. 4:11). Yazar’ın bahsettiği vaat ve huzur, İsa Mesih'in bize sağladığı kurtuluşun sonsuz istirahatidir. Tanrı'nın istirahati manevi alemdedir. Yazar bize, imanın Tanrı'nın istirahatine girmenin anahtarı olduğunu söyler. Önce kendi başımıza Tanrı'nın bu istirahatine tam olarak giremediğimizi anlayarak Mesih'in kurbanlığına olan imanımızla Tanrı'nın huzuruna girebiliriz. İsa’nın dışında hiçbir yerde bulunan başka bir huzur ve esenlik yoktur. Sadece İsa, yasanın gereklerini karşılar. Yalnızca İsa, günahın kefaretini ödeyen kurbanı sağlar. Bir tek İsa, ruhlarımız için bu ebedi huzur ve esenliği verir. Artık ruhsal çabalarımızı bırakıp O'nda dinlenebiliriz.  Haftada sadece bir gün değil sonsuzluk içindir. Rab İsa, şimdilik ve ebedi Şabat istirahatimizdir. Bu nedenle İsa Matta 11:28-30'da şunları söyledi:

“Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm. Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur.  Boyunduruğumu taşımak kolay, yüküm hafiftir.”

Şabat ilkesini uygulayarak hem ruhsal hem de pratik olarak Tanrı'nın esenliğine katılmak için bir yoldur. Bu istirahat davetine katılalım.

Pratik Öneriler

• Şabat zamanınızda, ekranlarınızı kapatın. Şabat zamanı bir hazırlık zamanı değil, dinlenme zamanı olmalıdır. Sürekli cep telefonlarımız ve bilgisayarlarımıza bakarak harcamamalıyız. Meryem ve Marta örneğine bakabiliriz (Luka 10:38-42). Çılgınca çalışarak mı vakit geçirmek istiyoruz yoksa Rabbimizin ayaklarının dibine mi oturmak istiyoruz? İş e-postalarımı telefonuma koymamayı ve tüm direkt mesajlaşma uygulamalarımı kapatmayı seçtim (örneğin, mesajlarımı kontrol etmek için Whatsapp uygulamamı açıp kontrol etmem gerekiyor). Telefonuma ne kadar baktığım konusunda dünyalar kadar fark yarattı. Birinin bizimle gerçekten konuşması gerekiyorsa, arayabilir. Mobil ofisinizden ayrılarak şabat zamanınızın tadını çıkarın.
• Keyif aldığınız ve sizi dinlendiren bir şey yapın. Bu herkese farklı olabilir. Bir şeyler yaratmak isteyebilirsiniz veya bir şeyler çizmek isteyebilirsiniz. Başkalarıyla vakit geçirmek veya dışarıda kendi başınıza vakit geçirmek isteyebilirsiniz. Ellerinizle bir şeyler yaratmak veya sadece iyi bir roman ya da kitap okumak isteyebilirsiniz. Kendi başınıza yürüyüşe çıkmak veya birkaç arkadaşlarınızla spor yapmak isteyebilirsiniz. Bununla yaratıcı ve esnek olabilirsiniz. Rab dolu bir hayat yaşamamızı istiyor (Yuh. 10:10) ve her zaman iyiliğimizi düşünü